12 Nisan 2018 Perşembe

OHAL SÜRESİNDE YAŞANANLAR

  • OHAL süresince Anayasaya çok açıkça aykırı olan ve maalesef Anayasa Mahkemesi’nin tamamen devre dışı bırakıldığı/kaldığı bir ortamda çıkarılan KHK’larla 116.512 kamu görevlisinin kamu görevinden çıkarıldığı, bunun dışında önce ihraç edilip ardından görevine iade edilen 3.833 kamu görevlisi ile ilgili bir süreç yaşanmıştır. Kapatılan özel kuruluşlarda görev yapan ve çoğunluğu öğretmen olan 22.474 kişinin çalışma izinleri iptal edilmiş olup bunlardan sadece 614’ünün izni iade edilmiştir.

  • OHAL süresince HSK kararı ile 4.308 hâkim ve savcı ihraç edilmiş olup bunların dışında önce ihraç edilip iade edilen 166 hakim ve savcı bulunmaktadır.
  • Kapatılan özel sağlık kuruluşu 48 olup, bunlardan 2’si geri açılmıştır.
  • Kapatılan özel eğitim/öğretim kurumları (okul, kurs, pansiyon, yurt gibi) 2.281’dir. 15 özel üniversite kapatılmış, 19 sendika ve konfederasyonun faaliyetlerine son verilmiştir. Kapatılan 15 Üniversitenin toplam 3.041 kadrolu personeli işsiz kalmıştır.
  • Bu süre içerisinde devlet tarafından el konularak kayyum atanan şirket sayısı 985 olup bunların ekonomik büyüklüğünün 41 milyar Türk lirası civarında olduğu, buralarda çalışan işçi sayısının 49.587 kişi olduğu bilgisi paylaşılmıştır.
  • OHAL süresince en büyük zarar ifade özgürlüğüne ve dolayısıyla basın özgürlüğüne verilmiştir. Yazılı ve görsel medya başta olmak üzere kapatılan basın yayın kuruluşu 201 olup sadece 25’inin açılmasına izin verilmiştir.
  • OHAL süresince çok sayıda gazeteci tutuklanmıştır. Halen 213 gazeteci tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde tutulmaktadır.
  • OHAL süresince 1.607 dernek kapatılmış olup 183’ünün geri açılmasına izin verilmiştir. 168 vakıf kapatılmış olup 23’ünün geri açılmasına izin verilmiştir. Bu dernek ve vakıflardan birçoğunun Fethullah Gülen örgütü ile bağlantılı olduğu ileri sürülmüş olup, geri kalanların ise somut herhangi bir nedene dayanmadan başka yasa dışı örgütlerle bağlantılı olduğu belirtilip kapatıldıkları ifade edilmiştir. Kapatılan diğer derneklerin ise ağırlıklı olarak Kürt kültür kurumları ile kadın örgütleri, hak ve hukuk örgütleridir.
  • OHAL işlemlerini inceleme komisyonu ise 23 Ocak 2017 tarihli 685 sayılı OHAL KHK’sı ile kuruldu. Bir ay içinde oluşturulup 6 ay içinde çalışması gereken OHAL Komisyonu ise aylar sonra kuruldu ve 17 Temmuz 2017 tarihinden itibaren başvuru almaya başladı. OHAL Komisyonunun 2 Mart 2018 tarihli açıklamasına göre incelenen 6.400 başvuru dosyasından sadece 100’ü için işe iade kararı verildi. Bu başvurulardan 1.984’ü KHK’lar ile işe iade edilenlerin başvurusu olup, red edilen başvuru sayısı 4.316’dır.
  • OHAL Komisyon kararlarına karşı sadece Ankara’da 2 adet İdare Mahkemesi görevli ve yetkili kılınmıştır.
  • OHAL koşullarında ifade özgürlüğü ihlalleri tavan yapmıştır, Adalet Bakanlığı resmi istatistiklerine göre 2016 yılında Cumhurbaşkanına hakaretten yani TCK 299. Maddesi’nden dolayı 4187 kişiye dava açılmıştır. Türklüğe hakareti düzenleyen TCK 301. Maddesi’nden ise 482 dava açılmıştır. Bununla birlikte yasadışı örgüt propagandası yapmaktan dolayı 2016 yılında 17.322 kişiye dava açılmıştır. Bu tablo 2017 yılında artarak devam etmiştir. 2017 yılı ile ilgili istatistikler bir sonraki yıl açıklandığından sadece artış trendinin devam ettiğini belirtmek isteriz.

19 Şubat 2018 Pazartesi

ÇHD Cezaevi raporu: OHAL hak ihlallerini ikiye katladı

ÇHD Hapishane İzleme Komisyonu, 2016 yılının ikinci yarısına ait Marmara bölgesi hapishanelerine ilişkin hak ihlalleri raporunu açıkladı.



Çağdaş Hukukçular Derneği Hapishane İzleme Komisyonu, ÇHD İstanbul Şubesi'nde yaptıkları basın toplantısında 2016 yılının ikinci yarısına ait Marmara bölgesi hapishanelerine ilişkin hak ihlalleri raporunu açıkladı.  
Raporda, cezaevlerinde süren hak ihlalleri,  işkence ve kötü muamele uygulamalarının OHAL'le birlikte çok daha ciddi aşamalara geldiği, özellikle siyasi mahpuslara dönük ciddi hak ihlalleri olduğunun altı çizildi. 
Yapılan açıklamada cezaevlerindeki güncel duruma ilişkin bilgi veren ÇHD Hapishane Izleme Komisyonu üyesi avukat Günay Dağ tutuklu ve hükümlülerin özellikle siyasi tutukluların,  bütün haklarından mahrum bırakılıp bu hakların askıya alındığını belirterek "tutuklular özne olmaktan çıkarılıp birer nesne haline getirilmektedir" dedi. Dağ OHAL'le birlikte cezaevlerinde yaşanan hak ihlalerinin daha görünür, çarpıcı hale geldiğini söyleyerek "hapishaneler bu haldeki ülkede demokrasi adına birsey bekleyemeyiz" diye konuştu.  

AVUKAT GÖRÜŞLERİNE SINIRLAMA

Dağ cezaevlerinde yaşananlara ilişkin şunları söyledi; "OHAL ilanından sonra yayınlanan Kararnamelerde hapishanelerle ilgili hükümler de vardı, en önemlisi Avukatlarla olan görüşmelere ilişkin düzenlemelerdi. Tutukluları savunma hakkına yönelik olan düzenlemede avukat müvekkil görüşmelerini zaman bakımından sınırlandırılması gün ve süre olarak.  Görüşmelerin kayıt altına alınması ve bir personelin hazır bulundurulmasına ilişkin düzenleme" 

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE

Dağ bu düzenlemenin bir çok cezaevinde uygulanırken diğer cezaevlerinde de uygulanmasının planlandığını dile getirdi. Raporda da yer verilen işkence ve kötü muamele iddialarına değinen Dağ, yine OHAL'le birlikte işkence ve kötü muamelelerde ciddi artışlarin olduğunu ifade etti. Darbe girişiminde bulunup tutuklanan asker ve generallerin tutuklanmalarından sonra basına servis edilen görüntülerini hatırlatan Dağ, "Bununla işkence meşrulaştırılıyor. Hapishaneler de birer işkence merkezine dönüştürülmüş durumda" diye konuştu.  

SÜRGÜN VE SEVKLER

Rapor kapsamında olan bir başka önemli konu da sürgün sevkler. Dağ sürgün sevklerin de bu süreçle birlikte arttığına dikkat çekerken, "Neredeyse bütün hapishanelerde özellikle politik tutsaklar ülkenin bir ucundan diğer ucuna sürgün ediliyor" ifadelerini kullandı. Dağ mahpusların cezaevi değişimi esnasında fiziki müdahaleye maruz kaldığını belirtti. 
Öte yandan darbe girişimi nedeniyle tutuklu bulunanlara yönelik ciddi hak ihlalleri olduğu yönündeki iddialara da değinen Dağ, Uluslararası AF Örgütü'nün bu konudaki değerlendirmelerini Adalet Bakanlığı'nın yalanladığını ancak kendi gördükleri ve duydukları üzerinden gelişen gözlemlerinin bu iddiaları doğruladığını söyledi. Dağ, bu tutuklulara cinsel işkence edildiği, taciz ve hatta copla tecavüz olduğu iddialarının söz konusu olduğunu ve kendi bulgularının bu iddiaları doğrular mahiyette olduğunu belirtti. 

'OHAL HAK İHLALLERİNİ ÇOĞALTTI'

Daha sonra söz alan komisyon üyesi Avukat Güçlü Selim raporda yer alan ana başlıklara değinerek OHAL sürecinin hak ihlallerini daha da çoğalttığını ve bu raporla birlikte her zamankinden farklı olarak birebir fiili olayları raporlarına yansıttıklarını ifade etti. Selim de sürgün sevklerin arttığına, mahpusların birçok hakkının OHAL'in ilk gününde ellerinden alındığına dikkat çekerek, çıplak aramaları yapıldığını, ziyaret haklarının ziyaretçi kişi üzerinden kısıtlandığını, birçok yayın organına ulaşılmadığını, hücre ve koğuşlarda birçok yaşam malzemesine el konduğunu, istedikleri kitap sayısına sınırlama getirildiğini ve bununla beraber birçok hak ihlali yaşandığını belirtti. 
Cezaevlerinde yaşananlar özet olarak raporda söyle yer aldı; 
* 15 temmuz önce gündeme gelen sürgün var sevkler bu süreçte artmış, sistematik hale gelmiştir. Sürgün sevkler, siyasi tutukluların bunlara direnmesi nedeniyle fiziksel işkenceye dönüştürülmüş, birçok tutsak bu sevkler sorasında yaralanmıştır.
*Sürgün sevk nedeniyle ilk kez hapishaneye girişte soyarak/çıplak arama dayatması yapılmakta, buna direnen politik tutuklular ağır işkencelere maruz bırakılmaktadır.
* OHAL kararnamesinde yer alan özel hükümlerle tutukluların ziyaret ve telefon hakları kısıtlanmış, sohbet hakkı da dahil olmak üzere ayrım gözetmeksizin tüm sosyal faaliyetler kaldırılmış, tecrit daha da ağırlaştırılmıştır.
* Siyasi tutuklu/hükümlüler aralarında Cumhuriyet Gazetesi, Birgün Gazetesi, Evrensel Gazetesi gibi günlük gazetelerin ve bazı televizyon kanallarının yayınına ulaşım engeli getirilmiştir.
* OHAL ilanından sonra hasta tutuklu ve hükümlerin tedavi hakkı ring yok, personel yok, gündem yoğun denilerek  engellenmiştir. 

25 Ocak 2018 Perşembe


BİR ZAHMET ÜZERİNİZE  ALININ

KHKLI Platformu olarak , uzun süredir haksızlığa ses olmak , adaletten yana duruş sergilemek ve yapılan haksızlıkları bir nebze olsa da duyurmaya çalışma gayretindeyiz.

Bir görüş, bir oluşum, bir düşünceyi temsil etmek , temize çıkarmak amacı gütmeden
Sadece hak ve adaletin tarafı olma gayesindeyiz..

Lakin son zamanlarda sürekli eleştirdiğimiz bir kişi gibi ,insanları bölme , tarafına çekme , tarafından olmazsa linç etme politikası güden kişi ve kişileri görmek açıkçası çok rahatsız edici bir durum..
Bakın kimse kimseye görüşünü , oluşumunu sormuyor ki bu kişisel bir şeydir. Herkes kendi karar ve düşüncesini verecek , sorumluluğunu alacak yaşta ve olgunlukta.. Dışarıdan " tarafını seç " reklamında ki gibi göründüğünüzü
 biliyor musunuz ? Cidden bir dışarıdan bakın ..

Ya da 15 aydır tutuklu olan birisine anlatın yaptıklarınızı acaba ne der ?
Mesela deyin ki benden değil ise her türlü spmalarım, afişe ederim deyin,
"Ya da ben düşüncelerim ile kavganın fitilini ateşlerim deyin " ..

Aslında bu iki fikirde de  beyinler susuyor, ego konuşuyor..

Platform olarak açıkçası her türlü ayrıştırıcı, nifak tohumu eken kendi fikirlerini en doğru gören , eleştiri kabul etmeyen her türlü kişi ve kişilerin davranışını kabul etmiyoruz..

Platform olarak tek kişi değiliz , bir çok kişi ile fikir alışverişi içinde beyin fırtınası şeklinde çalışıyoruz.. 
Hata yok mu var tabi ki , mesela dini bir tweti retweet yapınca Musevi olan bir arkadaşımız size bunu retweet yapmayı yakıştıramadım dedi. Haklı mı evet sonuna kadar.. Herkesin kendi inanç , düşünce , fikirleri kendinedir ..
Neden birleşmek yerine ayrışmayı seçelim?
Neden hoşgörü yerine kavgayı seçelim ?
Neden kaynaşmak yerine hizipçiliği seçelim?
Neden , neden , yeterince farklılık ve zorluk varken yeni sıkıntılar çıkaralım ki ?

Bu arada dipnot olarak, biz twiterda yaptığımız etkinliklerin TT olma gayesinden çok , sürdürebilit olma gayesi var..
İlk günlerde ortada olmayıp, sonradan ortalık rahatlayınca destek olup, sonrada bizsiz TT olamazsınız zihniyetinde olan insanlar varsa , eminim yoktur , bizim tek derdimiz dertleri amasız , niyesiz, karşılıksız paylaşmak, bilmem anlatabildim mi ??

Son kez söylüyorum ki
Bunca dert sıkıntı haksızlık varken birbiriniz ile uğraşmayın , enerjinizi haksızlıklara vermeyi deneyin , eminim bu sizi daha iyi hissettirecektir..

Ne demişti Yunus Emre

Biz gelmedik kavga için
Bizim işimiz sevgi için
Hakk'ın evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldik...




KHKLIPlatformu